27 Kas Sineklerin Tanrısı – William Golding
Sineklerin Tanrısı, insan ruhundaki medeniyeti, vahşeti, aklı, iyiyi ve kötüyü, her biri farklı özelliklere sahip çocuklarla bütünleştiren alegorik bir roman, diyebiliriz. Şimdiye kadar okuduğum alegorik romanlar içinde, kendini en az belli eden, karakterleri oldukça doğal simgeleştiren bir romandı aynı zamanda.
Kitap, çocukluğumda çok sık okuduğum İki Yıl Okul Tatili, Mercan Adası gibi kitaplara benzer bir hava veriyor ilk başta. Issız bir ada, mahsur kalmış çocuklar, hayat mücadelesi, korkular, inanışlar…
İnsan daha önceden okuduklarının tecrübesiyle, çocukların bir şekilde adada güzel bir yaşam kurmasını ve zorlukların üstesinden gelmesini bekliyor.
Fakat yazarın bilerek oluşturduğu bu atmosfer, olaylar hiç de beklemediğiniz bir yöne savrulduğunda, sizi tabiri caizse şoka uğramanıza ve dehşete kapılmanıza neden oluyor.
Sineklerin Tanrısı, insan ruhundaki kötülüğü bütün çıplaklığıyla gözler önüne sererken, aynı zamanda umudun var olmaya devam ettiği mesajını da veriyor. Evet, bir canavar var. Hem de görünmediği halde sizi sürekli takip ettiğini hissettiğiniz, kötücül, kabus gibi bir canavar bu. Ama canavarı yenmek, Sineklerin Tanrısı alt etmek, zor da olsa mümkün aslında.
Yani bir yanda medeniyeti simgeleyen deniz kabuğu, diğer yanda ise vahşiliği simgeleyen mızraklar ve savaş boyaları…Kitap bir nevi, bu ikilinin çarpışmasını konu ediniyor.
Sineklerin Tanrısı, okuyucuyu fazla zorlamayan, kolay anlaşılır, hızlı okunur bir dile sahip. Ortam betimlemesinin nispeten eksik olması bile rahatsız etmiyor, çünkü kitabın kendine bir akışı var; başka türlüsü olsa bu kadar etkileyemezdi diyor insan.
Bir çırpıda bitireceğiniz, etkileyici ve unutulmaz bir roman arıyorsanız, Sineklerin Tanrısı çok doğru bir seçim olacaktır. Son olarak, hoş bulduğum bir kaç alıntıyı da ekliyorum:
“Simon, canavarı düşündükçe, gözünün önüne bir insan geliyordu; hem yiğit hem de hasta bir insan.”
“Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız…”
“Sen biliyordun, değil mi? Sizlerin bir parçası olduğumu biliyordun? Sizlere öyle yakın, öyle yakın, öyle yakınım ki! Her şeyin bozuk gitmesinin nedeniyim ben. Bunu biliyorsun, değil mi?”
Not: görseller deviantart’tan alınmıştır.
Kitap adı: Sineklerin Tanrısı
Orijinal adı: Lord of the Flies
Yazar: William Golding
Çeviri: Mina Urgan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları / Modern Klasikler
Sayfa: 262
Baskı: 2006
Tür: Roman
- Like
- Digg
- Del
- Tumblr
- VKontakte
- Buffer
- Love This
- Odnoklassniki
- Meneame
- Blogger
- Amazon
- Yahoo Mail
- Gmail
- AOL
- Newsvine
- HackerNews
- Evernote
- MySpace
- Mail.ru
- Viadeo
- Line
- Comments
- Yummly
- SMS
- Viber
- Telegram
- Subscribe
- Skype
- Facebook Messenger
- Kakao
- LiveJournal
- Yammer
- Edgar
- Fintel
- Mix
- Instapaper
- Copy Link
Rabia Serteli
Posted at 20:02h, 23 HaziranÇocuk kitabı diye önemsemediğim veya sizin de dediğiniz gibi ıssız ada romanlarından biri daha diye okumaya başladığım kitabın konusu ilerledikçe gelişen olaylar karşısında nasıl şok olduğumu dün gibi hatırlıyorum. Hatta kitabı bir süre okumayı bırakmıştım. Aslında, insani olaylar ama kahramanların çocuk olması ve hiç beklemediğim için olsa gerek çok sarsılmıştım. İyi günler dilerim, sevgilerimle…