23 Ağu Paris’te Bir Osmanlı Sefiri – Yirmisekiz Mehmet Çelebi
Paris’te Bir Osmanlı Sefiri, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Paris seyahatinin anılarının aktarıldığı bir kitap. Tarihi öğrenmek için en iyi kaynaklardan biri olan seyahatnamelerden biri. Bu seyahatnamede, Paris’e gönderilen bir Osmanlı elçisinin, dönemin avrupasına yaptığı gözlemlerini okuyoruz.
Bildiğiniz gibi bizlere anlatılan tarihin hemen her sayfasında az biraz ya yalan var ya üstü kapalı bir Osmanlı kötülemesi var. Evet belki kötü yanları daha doğrusu eleştirilecek yanları çok fazlaydı fakat her ne olursa olsun Osmanlı tarihi bizim tarihimiz. Bunu kötüleyerek ya da aşağılayarak bir yere varılması mümkün değil. Bu tip bir yola girmeden önce gerçek tarihi öğrenmek ya da en azından öğrenmeye çalışmak, bu anlatılanların ne kadar yanlış olduğunu gösterecektir. Tarihe baktığımızda hatasız bir millet tarihi görmek hemen hemen imkan dışı. Mutlaka eleştirilecek bir yanlar bulabiliyoruz. Osmanlı’da da mutlaka bu yapılabilir fakat başında da dediğim gibi bu tarihi kötülemek ve yokmuş gibi davranmak hiç doğru değil. Günümüzde bile hata yapmayan ya da eleştirilmeyecek bir devlet yok. Kaldı ki o zamanların yaşayışına bakıldığında Osmanlı çok iyi bir duruş sergilemiş herşeye rağmen.
Bu konuda ne yazık ki eskiden beri gelen bir kötüleme var. Her şey çok kötüydü, berbat durumdaydı, cumhuriyet kuruldu herşey mükemmel oldu gibi. Bunu söyleyince de Mustafa Kemal düşmanı oluyorsunuz… Kutuplaşmanın, objektif bakış açısının önüne geçtiği bir toplumdayız. Tarafsız bir şekilde konuşabilmeyi bilmiyoruz. Hemen bir tarafa çekiliyoruz. Çok hızlı bir şekilde insanlara şu ya da bu ideoloji yapıştırılıyor. Hiçbiri ile alakası olmayan ya da tüm ideolojilere bir acaba ile yaklaşan kimseler bile bundan nasibini alıyor. Bunun canlı örneklerini defalarca kez gördüm. İzmir’de yaşadığım dönemde belediyenin yaptıkları daha doğrusu yapmadıkları ile ilgili eleştiri yaptığımda diğer parti sempatizanı olarak yargılandım. Osmanlı ile ilgili güzle bir şeyden bahsedince hemen gerici ya da hükümet yanlısı oldum. Günümüzde de benzer onlarca örnek bulunabilir, hepimiz yaşıyoruz. Örnekleri uzatmak isterdim ama konudan çok uzaklaşıyoruz.
Velhasılı kelam demek istediğim tarihi doğru bir şekildeöğrenmeye çalışmalıyız. Eğer öğrenmek istiyorsak tabi. Ama hem öğrenmiyor, hemde orda burda yalan yanlış bilgilerle ahkam kesiyorsak işte o yapılabilecek en kötü, en yanlış ve en acınası davranıştır. At gözlüğü takıp, bilgisiz ve cahilce yapılan bu sohbetler sadece size değil, çevrenize de zarar vermekten başka bir şey değildir. Günümüze öğrenme kaynakları çok açık. Büyük tarihçilerimiz var, çok iyi kitaplar var, yabancı yazarların yazdığı eserler var eğer Türk yazarlara güvenmiyorsanız. Demek istediğim öğrenmek isteyince gerekli kaynak var. Fakat burada önemli olan şu, tarihi öğrenirken kendi milletinin kahramanlık hikayelerini öğrenmek için değil, tarihi öğrenmek için okuduğunu bilmeli insan. Her türlü egonun bir kenara konarak okunması ya da dinlenilmesi gerekli. Aksi takdirde en ufak eleştiride herşeyi başa sarmak zorunda kalabiliriz.
İşte bu iyi ve doğru olarak kabul ettiğimiz kaynaklardan biri de seyahatnameler. Bu seyahatnamelerden çıkarılacak çok fazla ders var. Aynı zamanda okuması da çok keyifli. Türkiye İş Bankası Yayınlarının yine yeni bir güzel dizisinde bu tip seyahatnameler, anılar yer alıyor. Hepsi birbirinden değerli eseler. Tarih meraklılarına özellikle tavsiye ederim. Hiçbir şey bilmeden kendi tarihini sürekli kötüleyenlere ise şiddetle tavsiye ederim.
İyi okumalar.
Kitap adı: Paris’te Bir Osmanlı Sefiri
Yazar: Yirmisekiz Mehmet Çelebi
Hazırlayan: Şevket Rado
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları / Anı Dizisi
Sayfa: 99
Baskı: 2015
Tür: Seyahatname
Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa’ya gelişi
Paris’te Bir Osmanlı Sefiri – Yirmisekiz Mehmet Çelebi
Arka kapak;
Haziran 1721/ Paris sosyetesi, kralı ve saraylıları bir kenara bırakıp yeni bir meraka düşmüştür: III. Ahmet’in
XV. Louis’ye yolladığı elçi ve eşliğindeki heyetin iftar sofrası.
Elçi Yirmisekiz Mehmet Çelebi ve heyeti, bu ilgiye yabancı değildir. Fransa’ya ayak bastıkları andan itibaren, halk onları seyretmek için geçtikleri
yerlere akın etmektedir.
Çelebi, Fransızların savaş meydanlarındaki izlenimler üzerinden yarattıkları Türk imgesini alt üst eder: Kültürü, yaşam tarzı, edebi bilgisi bu imgenin eksik kalan taraflarını bütünler.
Ülkemizde Batı kültürüyle tanışmada öncü kabul edilen Çelebi, Avrupa’da Turquerie’nin yolunu açmış; bu akımla modadan mimariye, müzikten resme pek çok alanda Türk tarzı ürünler verilmiştir.
18. yüzyılın kendine özgü ve duru dilinden Şevket Rado’nun yayına hazırladığı bu eser, Lale Devri’nin kültür ve düşünce dünyasına ilk elden tanık olmamızı sağlıyor.
Yirmisekiz Mehmet Çelebi (?1660’ların sonu-1732) Edirne’de doğdu. Asker olan babasının izinden giderek yeniçeri oldu ve ona lakabını kazandıran 28. Orta’da idari görevler üstlendi. Başarıları sayesinde devletin üst düzey yönetiminde görevlere getirildi. Pasarofça Antlaşması müzakere heyetinde görevlendirildi. Burada Avrupalı diplomatlar üzerinde büyük bir etki yarattı. Bu sayede 1720-21’de Paris’te elçi olarak görev yaptı. Elçilik raporu olarak yazdığı bu metin, yazıldığından beri hem yerli hem yabancı pek çok çalışmaya konu olmuştur. Çelebi, Patrona Halil İsyanı’ndan sonra Kıbrıs valiliğine atanmış ve orada vefat etmiştir.
- Like
- Digg
- Del
- Tumblr
- VKontakte
- Buffer
- Love This
- Odnoklassniki
- Meneame
- Blogger
- Amazon
- Yahoo Mail
- Gmail
- AOL
- Newsvine
- HackerNews
- Evernote
- MySpace
- Mail.ru
- Viadeo
- Line
- Comments
- Yummly
- SMS
- Viber
- Telegram
- Subscribe
- Skype
- Facebook Messenger
- Kakao
- LiveJournal
- Yammer
- Edgar
- Fintel
- Mix
- Instapaper
- Copy Link
Yorum yok