15 Tem Hadula – Alexandros Papadiamantis
Yunanistan’ın Dostoyevski’si gibi bir tanımlandırma ile anılan Alexandros Papadiamantis’i yeni keşfetmiş bulunuyoruz. Evet yeni başladık okumaya. Neden derseniz daha yeni dilimizie çevriliyor. Hatanın neresinden dönülse kar, darısı diğer çevrilmeyen güzel eserlere diyoruz ve okumaya başlıyoruz.
Hadula, bize uzak bir dilde yazılmamış. Zaten Yunan ve Türk toplumları arasında çok fazla benzerlik var biliyorsunuz. Bu benzerlikler iyi yönde benzerlikler olabilir kötü yönde benzerlikler de olabilir. Zaten bu coğrafyada yaşamış bu iki köklü milletin benzememesi şaşırtıcı olurdu. Hal böyle olunca kitabın üslubu da bize yakın oluyor. Okuması zaten gayet akıcı bir dilde yazılmış. Çeviri de gayet iyi olmuş gibi görünüyor.
Kitapta olayların ilerleyişi de bize çok benziyor. Ataerkil toplumlarda kadınların yerini görmüş oluyoruz. Bu halde görmesek daha iyiydi tabi… Kadının toplumda ki yerinin henüz belirginleşmediği, kadınların bir tür mal olarak kullanıldığı ve en kötüsü öldürülmesini konu alan ve bunu kendine has üslubu ile anlatan Alexandros Papadiamantis, bize güzel bir okuma keyfi sunuyor.
Es geçilmemesi gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum. Şimdiden iyi okumalar.
Kitap adı: Hadula
Orijinal adı: Hadula
Yazar: Alexandros Papadiamantis
Çeviri: Yasemin Aydın
Yayınevi: Jaguar Kitap
Sayfa: 168
Baskı: 2015
Tür: Roman
Hadula – Alexandros Papadiamantis
Arka kapak;
“Modern Yunan nesrinin en büyük yazarı.”
-Milan Kundera-
“Kurgunun mucizevi doğasını bize Hadula: Bir Ada Öyküsü gibi kitaplar gösterir.”
-Gabriel Josipovici-
Hadula, yaşadığı adadaki dertlilerin kapısını çaldıkları yoksul bir kadındır. Şifalı bitkilerden hazırladığı ilaçlarla şifa dağıtır hastalara. Ve yaşlı Hadula, sonunda her şeyin kökeni olan bir soruna da çözüm bulur: Yaşamak sorununa.
Papadiamantis, dönemin sosyal ve ekonomik şartlarının -özellikle kadınlar üzerindeki- etkisini göstermekle kalmaz; suçun cezaya, iyiliğin kötülüğe karıştığı o gizemli bölgeye insan ruhunun adım adım nasıl çekildiğini de ustalıkla resmeder. Hiç aklımıza bile gelmeyenlerin nasıl da başımıza gelebileceğini, kaderimizden kaçmak için çırpınırken kendi kaderimizi yaratışımızı ve bu sırada yaşadığımız iç hesaplaşmaları, tutkuyla anlattığı bu trajik öyküyle gösterir.
Tiyatro oyunlarına, operalara konu olan ve antik Yunan efsanelerine sırtını dayamış bu modern Yunan klasiğini, Yasemin Aydın’ın Yunancadan çevirisi ve Herkül Millas’ın önsözüyle sunuyoruz.
- Like
- Digg
- Del
- Tumblr
- VKontakte
- Buffer
- Love This
- Odnoklassniki
- Meneame
- Blogger
- Amazon
- Yahoo Mail
- Gmail
- AOL
- Newsvine
- HackerNews
- Evernote
- MySpace
- Mail.ru
- Viadeo
- Line
- Comments
- Yummly
- SMS
- Viber
- Telegram
- Subscribe
- Skype
- Facebook Messenger
- Kakao
- LiveJournal
- Yammer
- Edgar
- Fintel
- Mix
- Instapaper
- Copy Link
Bu Ay Okuduklarım - Nisan 2016 - Metinden Notlar
Posted at 00:48h, 12 Mart[…] Yunanistan’ın Dostoyevski’si gibi bir tanımlandırma ile anılan Alexandros Papadiamantis’i yeni keşfetmiş bulunuyoruz. Evet, yeni başladık okumaya. Neden derseniz daha yeni dilimize çevriliyor. Hatanın neresinden dönülse kar, darısı diğer çevrilmeyen güzel eserlere diyoruz ve okumaya başlıyoruz. Yazının devamı için lütfen tıklayın. […]