23 Oca Satranç – Stefan Zweig
Hani bazen önerileri değil de sadece kitabın adından etkilenip alırsınız ve iyi bir kitap okuyacağınızdan emin hissedersiniz ya kendinizi, işte Satranç’da ben birebir bunu yaşadım. Evet, Stefan Zweig’i duymuştum iyi bir yazar olduğunu biliyordum fakat bu kitapta ilk olarak dikkatimi çeken Satranç olmuştu. Neden derseniz çok küçük yaşta öğrendiğim, çok sevdiğim bir oyundu. Oyundur dediğime bakmayın genel olarak kullanılan tanımlamayı yaptım. Bana göre oyun değil, strateji, ileriyi görme, plan yapma, tartma ve en önemlisi de aslında hayatın siyah beyaz karelere dökülmüş halidir.
Satranç ile gerçek hayat arasında o kadar büyük benzerlikler vardır ki inanamazsınız. Bilenler zaten ne demek istediğimi çok iyi anlıyorlardır. Bilmeyenler içinde şöyle bir örnek verebilirim. Örneğin trafikte biri ile tartışıyorsunuz. Camlar açıldı karşılıklı savrulan kelimeler gittikçe sertleşti ve artık durum kontrolden çıkıyor. Şiddet geliyorum demiyor ve geliyor. Burada her iki tarafta bir kaç dakika sonrasını hatta bir kaç saniye sonrasını hesap etmeyi düşünmüyor bile sadece yapıyor. Sanki olması gereken oymuş gibi, hızlı bir biçimde dizginlenemez sona doğru gidiyor. Sonuç elbette ki tatsız, bazı zamanlar ise kan tadı…
Diğer türlüde ise konunun başından itibaren bir otokontrol söz konusu, şimdi diyeceksiniz ki bunu satranç bilmeden de yapabilirsin. Evet, yapabilirsin tabi ki, illa satranç bilmene gerek yok. Ama bu örneğimde sadece bu iki ihtimal üzerinde duruyorum, bilenler ve bilmeyenler. Karşıdan gelen tepkiye göre olayı bir analiz ediyorsunuz. Ne dedi? Ben ne diyeceğim? Şimdi ne yapmalıyım? Bu söz gururuma dokundu ama birkaç saniye sonrası tehlikeli olabilir, bunu hesaba katmalıyım vs… gibi bir sürü ihtimali gözden geçirip, en doğru kararla hayatınıza devam ediyorsunuz. Olay tamamen kontrol altında, tabi bazen çok ekstra durumlarda söz konusu olabiliyor. Ama genel hattıyla konunun özü bu. Otokontrol, ileriyi düşünerek hesaplama ve doğru strateji.
Gördüğünüz gibi satranç benim için sadece bir oyun değil, bir yaşam biçimi, bir felsefe, bir araç. Hal böyle olunca Stefan Zweig’in Satranç adlı kitabını da okumadan geçemezdim. Kabaca bir özetleyecek olursak, bir gemi yolculuğu, bir dünya satranç şampiyonu, amatör satranç tutkunları ve hayatında hiç gerçek taşlar ve satranç tahtası ile satranç oynamamış, Nazilerin elinden kurtulmuş bir nevi savaş esiri. Bu ekibimizin arasında geçen kısa hikâyemizde, yazar bize anlatmak istediğini çok iyi veriyor ve her sayfada düşündürüyor. Sadece satranç ile alakalı düşünceler değil, o dönemi, savaşı, yaşanamayan hayatları, kibri, kendini beğenmişliği, hırsı ve şizofreniyi…
“Becerilerini birbirlerinin üzerinde denemek isteyen iki oyuncu değil, birbirlerini yok etmek isteyen iki düşmandılar artık…”
En çok korktuğum insani istektir hırs… Belki de en tehlikelisi. Sonucunun ne olduğu ya da neye mal olduğu asla düşünülmez. Sadece sonuç vardır. O sonuca doğru giderken yapılan her şey mubahtır. Tıpkı savaş gibi. Mutlak bir gerçek vardır o an. Sadece hırsın sağlayabileceği bir delilik. Belki de kazanılmış bir yetenektir kimisi için. Ya da mecbur kalındığı için sahip olunmuştur. Bir odada yıllarca kalındığında, bir beyin ile iki kişi olmak iki kişi gibi düşünmek ve oyunu böyle oynamak gerekiyordur belki…
Yazar Stefan Zweig ile ilgili bir bilgi daha vermeden geçemeyeceğim. Dünya savaşı zamanında Avrupa’nın durumuna duyduğu üzüntü yüzünden 1942’de Rio de Janeiro’da, karısı Lotte ile birlikte intihar etmiştir. Keşke demekten kendimi alıkoyamıyorum. Keşke hiç üzülmeseymiş ve keşke dünyaya daha çok eser kazandırsaymış diyorum. Büyük bir üstadı daha kaybetmişiz.
Satranç, herkes tarafından okunmalı ve olmazsa olmazların arasında yer almalı diye düşünüyorum. Stefan Zweig’in tüm kitaplarını okumama sebep olan bu güzel kitabı herkese tavsiye ederim.
Kitap adı: Satranç
Orijinal adı: Chess Story
Yazar: Stefan Zweig
Çeviri: Tansu Gürsel
Yayınevi: İthaki
Sayfa: 88
Baskı: 2014
Tür: Roman
Satranç – Stefan Zweig
- Like
- Digg
- Del
- Tumblr
- VKontakte
- Buffer
- Love This
- Odnoklassniki
- Meneame
- Blogger
- Amazon
- Yahoo Mail
- Gmail
- AOL
- Newsvine
- HackerNews
- Evernote
- MySpace
- Mail.ru
- Viadeo
- Line
- Comments
- Yummly
- SMS
- Viber
- Telegram
- Subscribe
- Skype
- Facebook Messenger
- Kakao
- LiveJournal
- Yammer
- Edgar
- Fintel
- Mix
- Instapaper
- Copy Link
Bu Ay Okuduklarım - Ocak 2015
Posted at 11:29h, 01 Şubat[…] Hani bazen önerileri değilde sadece kitabın adından etkilenip alırsınız ve iyi bir kitap okuyacağınızdan emin hissedersiniz ya kendinizi, işte Satranç’da ben birebir bunu yaşadım. Evet Stefan Zweig’i duymuştum iyi bir yazar olduğunu biliyordum fakat bu kitapta ilk olarak dikkatimi çeken Satranç olmuştu… Yazının devamı için… […]
Doğa Dostu Enerji
Posted at 13:51h, 18 HaziranMükemmel bir kitaptı. Hayatımda hiç unutmayacağım bir kitap. 3 kere üst üste okuduğumu hatırlıyorum. 😀 Bende kitap ile ilgili bir yazı yazdım okursanız sevinirim. http://kaynakhocam.wordpress.com/2016/06/17/satranc-stefan-zweig/
Metin Yılmaz
Posted at 12:35h, 31 MartMerhaba,
Evet unutulmayacak bir etki bırakıyor. Yazınızda on kitap demişsiniz ama çok daha fazlası var. İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan Modern klasikler serisine bir göz atın çok güzel kitaplarına ulaşacaksınız.
Semra Erdoğan
Posted at 10:55h, 23 Mayısyorum için teşekkürler.yazınız cok güzel bu arada..
Metin Yılmaz
Posted at 12:38h, 24 MayısMerhaba,
Çok teşekkür ederim.
Elif
Posted at 00:27h, 31 AğustosKitabı çok beğendim ve yazarın diger kitaplarını da bir an önce okumak istiyorum. Kitap okumayı sevmeyenelerin okuyabilecek bir kitap hem ince hem de merak uyandırıcı.
Metin Yılmaz
Posted at 12:32h, 31 MartMerhaba,
Herkes için elden bırakılmayacak bir eser Satranç Herkesin de okuması gereken bir kitap.
Basak
Posted at 04:22h, 31 MartBu yorumdan sonra bu kitabi okumaya karar verdim. Cok tesekkur ederim
Metin Yılmaz
Posted at 12:31h, 31 MartMerhaba,
Sitemizin amacaına ulaştığını görmek çok güzel. Bunu paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
rojda bagir
Posted at 11:33h, 26 NisanCok muthis bir kitap tavsiye ederimmmmmmm
Çigdem
Posted at 14:42h, 19 TemmuzMükemmel bir kitap gerçekten herkesin okumasını tavsiye ediyorum
Parlak Jurnal
Posted at 21:19h, 25 TemmuzBence bu kısa öykü, Stefan Zweig’ın öykü alanındaki en yüksek noktaya ulaşmasıdır. Kısa da olsa sizi ufak bir yolculuğa çıkarıyor, film şeridi gibi geçiyor kitap. Bu güzel yazı için ayrıca teşekkür ederim. Ben de kısaca bu kitapla ilgili karalamıştım isterseniz bakabilirsiniz 🙂 http://parlakjurnal.com/satranc-stefan-zweig/
Hakan Özkan
Posted at 12:36h, 10 AğustosYaziniz cok guzel, sadece şuna dikkat: “inanamazsiniz” olacak..
Metin Yılmaz
Posted at 09:42h, 13 AğustosYazıyı yazarken bazen dikkatten kaçıyor. Sizin bahsettiğiniz hatanın yanında on tane daha hata buldum onları da düzelttim. Teşekkür eder, iyi okumalar dilerim.
Fatma Akkoç
Posted at 22:42h, 10 Haziranİntihar ettikten 2 yıl sonra nazi olaylarının bitmiş olmasına ne demeli. Özgürlüğü uğruna canından vazgeçmiş ünlü yazarı sevgi ve saygıyla anıyorum..
Kübra Gürbüz
Posted at 16:03h, 24 HaziranAz önce son sayfasını okuyup kapattığım an insanlar ne düşünmüş, herkes benim gibi etkilenmiş diye merakla internette yorumunu arattığım kitaptır. Şu an pek çok seçme açık büyük merak içindeyim, tıpkı kitabı okurken olduğu gibi. Birkaç saat içinde başladım ve bitti. Sonlara doğru bi üzüldüm acaba sonra mı bitirsem diye düşündüm ama dayanamadım. Heyecanlı ve düşündürücüydü. Bu zamana kadar neden okumadım erteledim dedirtti.
kübra blt
Posted at 01:12h, 28 Haziranhayatın tesadüfi bir dışavurum olduğunu mu gösterdi bu kitap bize?. Tercihleri hangi sınıra kadar kontrolde tutabiliriz? bir şey üzerinde yoğunlaşmak, tecrübe etmek ve bunu eyleme dökmek için bizi ateşleyen yegane şeyin hırs değil aksine otokontrol olduğunu görüyorum.Hırs kör bir insanın durmaksızın koşmayı arzulaması gibi bir şey… Ve önüne bir ağaç çıkmadıkça galip hisseder kendini daima .
Emre ÖZAKYILDIZ
Posted at 01:57h, 25 AğustosGüzel bir şekilde yorumlamışsınız. Söylenecek söz kalmamış.Bu arada kitabın özgün adı Chess game değil schachnovelle. Düzeltebilirseniz güzel olur.
Nurgül Efe
Posted at 23:30h, 01 KasımŞuan kitabı bitirdim.Üstelik çoktan aldığım okumayı ertelediğim bi kitaptı bi bakayım bariyle başlayıp müptelası olacağımı bilemezdim.Stefan Zweıg in ilk okuduğum kitabı en nirvanası bu muydu yoksa diğerleri birbirinden etkileyici mi bilmiyorum ama bu etkiyle hepsini bulup okuyacağım kesinlikle. Düşündüm de bunun filmini çekmeliler belkide çekilmiştir haberim yoktur çekildiyse bilgilendirir misiniz
İsmail
Posted at 23:57h, 13 KasımKitap tavsiyeleri için çok iyi bir yer olduğunu düşünüyorum buranın. Ama hala okuyacaklarımı bir sıraya koyamadım malesef. Bu arada herkese çok teşekkürler.
Elif Güçlüer
Posted at 23:12h, 28 KasımBana göre Czentoviçle oynarken aslında karşısında ki kendisydi ve o gün nasıl o hücre de kendini kaybettiyse Czentoviçle oynarken de kendini kaybetti. Yani rakibi kendisiydi kendini 2 ye böldü
Çınar Kızılırmak
Posted at 01:17h, 02 AralıkMerhaba, ilk Okan Bayülgen’den sesli kitap olarak dinledim. 4 defa… yetmedi, kitabını alarak her satırını gözlerimle satın aldım. Beni içine çeken ” Hiçlik” duygusunu biliyordum. Defalarca dinliyorken aldığım hazın taze, kendime ait kokusunu içime çekiyordum. Kendimde saklı olanları görebilmek tutkusunu yaşadım… Bir canlı, bir insan, bir beyin, bir düşünce, bir eyleme dönüştüğün de heyecan, tutku vazgeçilmez bir başarı… yaşayan birine dönüşmek. Kitap okuyan bir kitle görmek güzel. Teşekkürler Gerçek bir yorum Elif Güçlüer’den gelmiş…
(Bana göre Czentoviçle oynarken aslında karşısında ki kendisydi ve o gün nasıl o hücre de kendini kaybettiyse Czentoviçle oynarken de kendini kaybetti. Yani rakibi kendisiydi kendini 2 ye böldü)
Metin YIlMAZ, harikasınız… Aşağıda ki satırlarınız ile satranca devam ettiğimi düşündürdünüz ;))) ( Tıpkı savaş gibi. Mutlak bir gerçek vardır o an. Sadece hırsın sağlayabileceği bir delilik. Belki de kazanılmış bir yetenektir kimisi için. Ya da mecbur kalındığı için sahip olunmuştur. Bir odada yıllarca kalındığında, bir beyin ile iki kişi olmak iki kişi gibi düşünmek ve oyunu böyle oynamak gerekiyordur belki…)
DOĞA DOST ENERJİ-( Biz insanlar olarak sosyal varlıklarız hepimizin birbirine ihtiyacı var.)
Eda Nur Tiler
Posted at 01:30h, 29 OcakOkumakta ertelediğim bir kitaptı çünkü sıkılacağımı düşünüyordum. Öylesine başlamak istedim bir gece ve sanırım kendimi farklı bir dünyada buldum. Sanırım kitabı okurken fazla kendimi kaptırmışım ki kitabı bitirdiğimde farkında olmadan hırs ve meraktan ısırdığım dudağımın acısını hissettim. Sayfaların nasıl geçtiğini anlamlandıramadığım bir kitaptı. O son sayfalarda ki olaylardan ötürü kendimi toparlayamamışken, kitabın son kelimelerini okuduğumu fark ettim. Üzüldüğüm doğrudur. Uzun lafın kısası kesinlikle bu kitabı okumadan ölmeyin diyerek son veriyorum yorumuma.