03 Kas Güvenli Bölge Gorazde – Joe Sacco
Güvenli Bölge Gorazde, Joe Sacco’nun okuduğum ilk çizgi romanı. Çok ama çok derinden etkilendiğim, zaman zaman bırakmak zorunda kaldığım, çok ama çok farklı bir çizgi roman Gorazde. O zamanları bizlere çok net gösteren bir çizgi roman. Hem de o zamanları çok net hatırlayan bizleri çok daha fazla etkileyen bir çizgi roman.
Tüm Avrupa’nın seyirci kaldığı, insanlığın yok olduğu bir yıkımdı Gorazde’de yaşananlar. Sadece Gorazde de değil, tüm Bosna Hersek’te yaşananlar yıkımdı. Hem de her şeyin ama her şeyin yıkıldığı zamanlardı. O yaşananlarda gördük ki insanlık yokmuş, barış yokmuş, umut yokmuş. Aslında olan tek şey çıkarların dünyasıymış. Tüm yaşananlara rağmen, utanmadan, yüzlerinde en ufak bir insanlık olmayan yaratıkların televizyonlara çıkıp, bir şey yok abartılıyor demesi varmış. Tüm dünyanın da sanki gerçekmiş gibi buna inanmasıymış tek gerçek.
Düşünün ki buna gerçek diyen bir nesil büyüdü. Tabi bir nesil de bunun yalanını bildi. Gerçeği gösterenler olmadı mı? Elbette oldu ama o kadar az, o kadar sindirilmiş durumdaydı ki ne dense boştu onlar için. Çaresizlik, sadece Bosna Hersek’teki insanlar için değil, gerçekleri göstermek isteyenler içinde tek anlam durumundaydı. Çaresizlikten başka bir şey yoktu ellerine geçen. Sürekli üstlerinde cellat gibi öldürmeye devam eden, öldürdükçe vahşilikten, iğrençlikten, şeref ve haysiyet yoksunluğundan gurur duyan, iğrenç bir topluluk vardı karşılarında. Millet demek milletlere hakaret, insan demek insanlığa suç olan iğrenci kokuşmuş, lanet birer pislikti hepsi. Ama ilahi adalet her zaman olduğu gibi yine orada değildi. Kendi pisliklerinde boğulamadılar. Yaşamaya devam eden onlar oldu, yüzlerce, binlerce masum insan ise hayatlarını kaybettiler.
Yan komşunuzun bile katil olduğunu düşünün. Bir gün öncesinde konuştuğunuz sözde insan, bir gün sonra size; “gitseniz iyi olur” diyor. Sadece bunu düşünün. Kendi yurdunuzdan, toprağınızdan, doğup büyüdüğünüz yerden. Tıpkı Filistin’de isreal teröristinin yaptığı gibi. Burada da aynısı kendisine Sırp bilmem ne ordusu diyen pislikler yapıyor. Daha güzel sıfatlar var aslında pislikler yerine ama kullanmak ne kadar doğru olur burada bilemiyorum. Ne küfürler var söylenesi ama işte neye yarar ki? Ne işimize derman olur? Bir yerlerinden çıkar mı? Hayır, dostlar hayır onlara hiç bir şey olduğu yok. Bu dünya onların dünyası ve ne yazık ki masum insanlar, bu katliam sever, soykırım sever bir kaç soysuzun elinde can veriyor. İşin daha büyük rezaleti ise sürekli olarak bize soykırım yapıldı diye dolaşıyorlar etrafta bu katliam severler. İkinci Dünya Savaşında ölen 50 milyon insanın kim olduğu ne olduğu sorulmazken ölen 6 milyon Yahudi’nin arkasından binlerce film yapılır ve buna soykırım denilir. Ama kalan neredeyse on kat insanın adı bile anılmaz. İşte bu bile kimin neyi ne kadar elinde tuttuğunu gösteriyor. Medya gücü ile bu kadar yalan, bu kadar gerçek hale gelebiliyor. Yıllardan beri devam eden politikalarla da destekleniyor ve şimdi en fazla katliam yapan bu yaratıklar masum olarak gösteriliyor.
Düşünün, kamyonlara bindiriliyorsunuz eşiniz ile çocuklarınız ile. Drina köprüsüne ya da başka bir köprüye getiriliyorsunuz. Sonra tek tek boğazlarınızı kesip, nehre atıyorlar sizi. Daha beş yaşında çocuğunuzda buna dâhil. Her yer kan gölü oluyor ve köprü kandan geçilmiyor. Nehirde artık su akmıyor kan akıyor. On yaşındaki çocuk soruyor; “Çocuklar için küçük mermiler vardır değil mi anne?” Ama bu yaratıklar mermi kullanmıyorlar. Kendilerine kasap adını veriyorlar. Sadece bu paragraf bile dünya üzerinde yaşanmamalıydı. Sadece bu bile olmamalıydı. O kadar uygar geçinen onlarca ülkenin ortasında, kendine barış gücü diyen NATO’nun dibinde bunlar yaşanmamalıydı. Hiçbiri hiçbir şey yapmadılar. Sadece seyrettiler. Kendi çektikleri berbat aksiyon filmlerini seyreder gibi seyrettiler…
O dönem, bizim okulumuza da Bosna Hersek’ten gelen öğrenciler olmuştu. Onlara yer verilmişti ve eğitimlerine devam ettirilmişti. Bir kız vardı bizim sınıfa gelen. Yüzü hep kırmızıydı. Ben önceleri soğuktan sanmıştım ama sonra fark ettim ki sürekli ağlamaktan o hale gelmişti yüzü. Duruyordu aslında ağlamıyordu ama yine de yaşlar boşanıyordu. Durduğu zaman bile ağlıyordu. Çünkü içi ağlıyordu. Bir insanı ne bu kadar ağlatır diye düşündüm uzun süre ama bulamadım. Çektiğim en büyük acıda bile bu kadar ağlamamıştım. İlk kez için o an ezildi. Nedenini bilmeden o ağlatan nedene hem merak hem de nefret duydum!
Ne bozuk bir düzeni var değil mi bu güzel dünyamızın? Peki, düzelir mi bir gün gelir de? Benim umudum yok. Umudu olanlara da engel olmak istemem tabi umutlanmak iyidir. Ama bu kadar pisliğe batmışken bu düzen, doğrulmak bile çok zor gibi görünüyor. Şöyle bir bakın savaşlara ve katliamlara sadece yüzeysel bile baksanız olur, ne göreceksiniz biliyor musunuz? Kendilerine sürekli soykırım yapıldığını söyleyen sürekli ağlayıp sızlayan ve kendilerini aciz masum insanlar gibi göstermeye çalışanları göreceksiniz. Tabi bir de İngilizleri göreceksiniz. Atanın da dediği gibi; “Hangi taşı kaldırsam altından İngiliz parmağı çıkıyor.” Sultan 2. Abdülhamid
Tarih tekerrürden ibarettir denir. İyi yönleri ise evet güzel ama kötü yönleri edecekse etmesin kalsın kaldığı zamanda. Ama değiştirecekse bir gün bu kokuşmuş düzeni, kabul derim. Keşke elimizde olsa bazı şeyler ve hareket edebilecek kadar zamanımız ve gücümüz olsa. Keşke demeyi sevmesem de ve hiç bir yararının olmadığını bilsem de keşke diyorum, keşke bir gün kurtulsa bu dünya bu pisliklerden de yaşamaya baksa sadece. Sadece nefes almanın bile ne kadar güzel olduğunu fark etsek, bir deniz kenarına gidip, güzel bir nefes alıp, ufka doğru baksak uzun uzun.
Okuyun, okutun bu çizgi romanı. İçinde gerçekler var ve bu gerçekler çok acı gerçekler. İnanın, kanınızın donmadığı çok az sayfa okuyacaksınız.
İyi okumalar.
Kitap adı: Güvenli Bölge Gorazde
Orijinal adı: Safe Area Gorazde
Yazar: Joe Sacco
Çeviri: Hilal Alkan Zeybek
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa: 240
Baskı: 2010
Tür: Çizgi Roman
Güvenli Bölge Gorazde – Joe Sacco
Arka kapak;
Filistin’in Yazarından…
2001 Eisner Ödülü – En İyi Çizgi Roman
Güvenli Bölge Gorazde, Joe Sacco’nun 1995 yılında Doğu Bosna’da geçirdiği dört aylık dönemde Gorazde’deki Boşnaklarla yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Sacco, eski Yugoslavya’daki savaşın insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi, onların medyada yer almayan acıyla yoğrulmuş hikâyelerini sade bir üslupla aktarıyor okuyuculara. Filistin’in ardından gelen bu önemli yapıtıyla, savaşın korkunç yönlerini bir kez daha gözler önüne seriyor…
“Saco’nun Balkan savaşı sırasındaki hayata dair izlenimleri, çaresiz koşullar içindeki halkın ebedi bir portresini sunuyor.” – Utne Reader
“[Sacco] Bosna Savaşı’ndaki insanlık deneyimini incelikli bir siyasal ve tarihsel anlayışla aktarıyor.” – New York Times
- Like
- Digg
- Del
- Tumblr
- VKontakte
- Buffer
- Love This
- Odnoklassniki
- Meneame
- Blogger
- Amazon
- Yahoo Mail
- Gmail
- AOL
- Newsvine
- HackerNews
- Evernote
- MySpace
- Mail.ru
- Viadeo
- Line
- Comments
- Yummly
- SMS
- Viber
- Telegram
- Subscribe
- Skype
- Facebook Messenger
- Kakao
- LiveJournal
- Yammer
- Edgar
- Fintel
- Mix
- Instapaper
- Copy Link
Yorum yok