17 Oca Güneşi Uyandıralım – Jose Mauro de Vasconcelos
Güneşi Uyandıralım, Şeker Portakalı’ndan sonra okumanız gereken devam kitabıdır. Kahramanımız minik Zeze biraz daha büyümüş ve artık eski ailesi ile değil, evlatlık verildiği mükemmelist ailesi ile birliktedir. Fakat hala yaramazdır hala uslanmazdır hala küçücüktür. ne zamanki bademcik ameliyatı olur işte o zaman boy atar ve büyümeye başlar. Aynı benim gibi. Bende ilkokul üçüncü sınıfta bademcik ameliyatı olmuş ve kilo almaya boy atmaya başlamıştım. Bir benzerliğimizin daha olması beni mutlu etmişti.
“Başka bir hayatta düğme olarak doğmak istiyorum. Ne düğmesi olursa. Külot düğmesi bile. İnsan olmaktan ve bir zavallı gibi acı çekmekten iyidir.”
Zéca (Zezé)
Çok etkilendiğim olaylardan biri peder Luis’in kuzeydoğu Sertoa’daki açlık çekenler ilgili konuşması. Bizim haşaraların yaptığı peksimet savaşı ile bu konuyu bağlayarak, soruna çok iyi bir çözüm buluyor. Normal şartlarda yapılacak olan ceza yada ayrgılama sistemi yerine, insanları kendi vicdanları ile başbaşa bırakarak sorunu çözüyor. Bu kısmı okuduğunuzda ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
Zeze’nin yaramazlıklarına daha doğrusu yaptığı anlamsız serseriliklere anlam vermekte zorlandığım anlarda oldu. Örneğin Manuel Machado ormanında yaptığı ilk etapta enteresan ve bir mesaj barındırırken sonrasında bunun doğurduğu sonuçları görmesine rağmen devam etmesi ve her yaptığında “son kez” demesi yani kötü olduğunu bilsede, olayın sonuçlarının ne kadar kötü olduğunu görsede bunu bir kez daha yapmak istiyor. Bu şekilde kendisini hakim olarak görüyor. Yeryüzünün hakimi olduğunu hissettiği anda da ergenliğinin vermiş olduğu tüm dürtüleri barındırdığının altını çiziyor. Kitabı okuduğunuz yaşa göre tepkileriniz değişebilir bu olaylarda. Fakat değişmez bir gerçek var ki o da şu; Vasconcelos bizi eskilere götürüp, o şekilde düşünmeye zorluyor. Bunu yaparken de bize kendi çocuğumuz ya da çevremizdeki çocuklara olan bakış açımızda yapmamız gerekenleri, göremediğimizi göremesekde en azında anlayışla bakmamız gerektiğini gösteriyor. Belkide kitapta en ama en etkilendiğim özellik buydu…
Yüreğinizde bir kurbağa taşıyorsanız ve bu kurbağa bir gün gideceğini zamanın geldiğini söylüyorsa bilin ki yüreğinize başka bir şey gelecek kalmaya. Bu gelen her ne ise ne bir kurbağaya ne de bir başkasına yer olmayacak. Zeze aşkı tadarken, en iyi arkadaşlarınıda kaybetmeye başlıyor. İşte tam burada Zeze sorulması gereken soruyu soruyor; “Neden?” Cevap çok tanıdık aslında; “Artık büyüdün Zeze! Nesnelerin gerçekleri arasına giriyorsun…” Büyüdüğümüzde hayaller azalır derler daha “gerçek” şeyler girer hayatımıza. Belki de hiçbir gerçek hayaller kadar güzel olamayacak. Güzel sandığımız herşey bir süre sonra acı vermeye başlayacak. Aşk gibi, güven gibi, dostluk gibi, hoşgörü gibi. Zeze bunların hepsini tadacağı zamanlara doğru giderken, arkadaşlarıda onu bu gerçek dünyada bırakıyorlardı. İlk başta üzüntülü görünen Zeze, Dolares’in güzel gözlerinde çok çabuk unutuyordu herşeyi. İşte gerçek bir erkek olmaya başlıyordu! Bir çift göz, az biraz tebessüm ve yalanda olsa söylenen güzel sözler. İçerde yanmalar olsada dışı kocaman kocaman atan bir kalp vardır artık. Yanmalar dışarıya duyuramadan kendini yok olur gider…
“Ter ve hüzün içinde, dönüp duruyordum. Yüreğim öylesine ufalmıştı ki küçük bir kurbağayı bile barındıramazdı…”
Zéca (Zezé)
Yenisi geldiğinde, barındıracak yerimiz olmuyor eski için… Çünkü artık yeni vardır. Eski tadına bakılmıştır. Artık zaman yeninin zamanıdır. Hayat kadar acımasız olmaya başladığımızın ilk sinyalleri kalbimizin derinliklerindedir artık.
Şeker Portakalı kadar iyi olan bu devam kitabını mutlaka okumalısınız. İlk başlarda size Şeker Portakalı kadar akıcı gitmiyor gibi gelebilir ama inanın birinci bölümden sonra işin rengi o kadar değişiyor ve parçalar o kadar iyi oturuyorki kafanızda, artık tüm hayatı kafanızda yaşamaya ve sürekli olarak sorgulamaya başlıyorsunuz. Bunu yaparken kendi çocukluğunuza gidip, o zamanlardaki sizi ve o zamanlarda yaptıklarınızı düşünüyorsunuz. İçinizde bazen bir “ahh ahh” bazen ise kocaman bir tebessüm beliriyor.
Neden sonra dönüş yaptığınızda şimdiki size, anlıyorsunuz ki ne o zamanlar ne de o siz artık yeryüzünde değil. Sanki hiç olmamış gibi yok. Artık onlar, hatırladığınız kadar varlar. Tüm anılar gibi…
Anılarınızın her zaman sizi gülümsetmesi dileğiyle, acı da olsa tatlı da olsa…
Not: Benim siyah beyaz kareli mendillerim vardı 🙂
Kitap adı: Güneşi Uyandıralım
Orijinal adı: Vamos Aquecer o Sol
Yazar: Jose Mauro de Vasconcelos
Çeviri: Aydın Emeç
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa: 256
Baskı: 2014
Tür: Roman
#Güneşi Uyandıralım – Jose Mauro de Vasconcelos #Güneşi Uyandıralım #Jose Mauro de Vasconcelos
- Like
- Digg
- Del
- Tumblr
- VKontakte
- Buffer
- Love This
- Odnoklassniki
- Meneame
- Blogger
- Amazon
- Yahoo Mail
- Gmail
- AOL
- Newsvine
- HackerNews
- Evernote
- MySpace
- Mail.ru
- Viadeo
- Line
- Comments
- Yummly
- SMS
- Viber
- Telegram
- Subscribe
- Skype
- Facebook Messenger
- Kakao
- LiveJournal
- Yammer
- Edgar
- Fintel
- Mix
- Instapaper
- Copy Link
Bu Ay Okuduklarım - Ocak 2015
Posted at 19:53h, 31 Ocak[…] Güneşi Uyandıralım, Şeker Portakalı’ndan sonra okumanız gereken devam kitabıdır. Kahramanımız minik Zeze biraz daha büyümüş ve artık eski ailesi ile değil, evlatlık verildiği mükemmelist ailesi ile birliktedir. Fakat hala yaramazdır hala uslanmazdır hala küçücüktür… Yazının devamı için… […]
Turan Efe Ocak
Posted at 14:55h, 03 NisanKarakterlerden ve kitabın özetinden bahsedebilir misiniz ?
Metin Yılmaz
Posted at 15:05h, 03 NisanMerhaba,
Aslında özet olarak geçilmiş durumda yazıda ama çok fazla anlatmak istemedim. Bu kitap bir üçlemenin ikincisi. İlk kitap olan Şeker Portalı’ndaki çocuğumuz Zeze büyümüş ve hayatı öğrenmeye devam etmektedir. Üçüncü kitapta ise artık bir gençtir.
Bayan Benol
Posted at 00:28h, 16 AralıkBu kitap üzerine yazılmış yorumlardan en iyisi sanırım sizin yaptığınız yorum oldu. Kitap beni çok etkilemişti, okumamın üzerinde biraz zaman geçmişti. Şimdi sizin yorumunuzla kitabı okurken yaşadığım duyguları bir kez daha yaşadım.
Bayan Benol
Posted at 00:29h, 16 AralıkBu kitap üzerine yazılmış yorumlardan en iyisi sanırım sizin yaptığınız yorum oldu. Kitap beni çok etkilemişti, okumamın üzerinde biraz zaman geçmişti. Şimdi sizin yorumunuzla kitabı okurken yaşadığım duyguları bir kez daha yaşadım. Tekrardan tebrikler bu harika yorumunuz için (ve teşekkürler)
Metin Yılmaz
Posted at 23:53h, 13 MartMerhaba,
Çok teşekkür ederim geri bildiriminiz için. Benim için çok değerli bir kitaptır. Belki o yüzden çok hissederek yazdım.
easy tigre
Posted at 21:54h, 13 MartMerhaba,
Aşağıdaki paragrafla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Serseriliklere anlam veremeyiz, adı da buradan geliyor olabilir. Sonuçlarının kötü olduğunu bilmesine rağmen değil çocuklar, yetişkinlerin çoğu dahi aynı davranışları yineliyor. Bunun yanı sıra, sevgi ve ilgi arayan bir çocuğun bu davranışı mantıklı gözükmese de o yaşın doğası ve Zeze’nin sıkıntıları düşünülürse hak verilip, anlaşılabilir diye düşünüyorum.
Zeze’nin yaramazlıklarına daha doğrusu yaptığı anlamsız serseriliklere anlam vermekte zorlandığım anlarda oldu. Örneğin Manuel Machado ormanında yaptığı ilk etapta enteresan ve bir mesaj barındırırken sonrasında bunun doğurduğu sonuçları görmesine rağmen devam etmesi ve her yaptığında “son kez” demesi yani kötü olduğunu bilsede, olayın sonuçlarının ne kadar kötü olduğunu görsede bunu bir kez daha yapmak istiyor. Bu şekilde kendisini hakim olarak görüyor. Yeryüzünün hakimi olduğunu hissettiği anda da ergenliğinin vermiş olduğu tüm dürtüleri barındırdığının altını çiziyor. Kitabı okuduğunuz yaşa göre tepkileriniz değişebilir bu olaylarda. Fakat değişmez bir gerçek var ki o da şu; Vasconcelos bizi eskilere götürüp, o şekilde düşünmeye zorluyor. Bunu yaparken de bize kendi çocuğumuz ya da çevremizdeki çocuklara olan bakış açımızda yapmamız gerekenleri, göremediğimizi göremesekde en azında anlayışla bakmamız gerektiğini gösteriyor. Belkide kitapta en ama en etkilendiğim özellik buydu…
Metin Yılmaz
Posted at 23:54h, 13 MartMerhaba,
Evet haklısınız yazar bizleri o zamanlara götürüp o zamanın hal ve durumuna uygun bir şekilde hayal etmemizi sağlıyor. Zeze’nin gözünden görmüştük bizler de bir zamanlar.
Rüya Aktaş
Posted at 21:01h, 20 NisanZeze kacıncı yastan basliyo bu kitapta