Şeker Portakalı – Jose Mauro de Vasconcelos

16 Oca Şeker Portakalı – Jose Mauro de Vasconcelos

Küçüktüm, evde abimlerin ve ablamın peşinden koşardım. Kitap okurlardı, kitaplar hakkında konuşulurdu, birbirlerine kitap hediye edelerdi. En büyük abim Ankara’da üniversitede okuyordu. Abim her geldiğinde onlara kitaplar getirir yada önerirdi. Fakat bana kitap getirmezdi sürekli “Sen daha küçüksün” derdi. Ne zaman ki okula başladım ve okuma işini hallettim artık banada kitap getirecek diye düşünmeye başladım. Bulduğum herşeyi okuyordum okumayı öğrendiğimde. Elime ne geçerse okuyordum, aklım sıra pratik yapıyordum. Roman okuyacaktım büyüklerin okuduğu gibi küçük yazıları olan bana göre çok sayfalı olan romanlar.

En nihayetinde ilk kitabıma kavuşmuştum. Abimilerimden biri mi getirmişti yoksa ablam mı getirmişti tam hatırlayamıyorum fakat kitabı iyi hatırlıyordum. Şeker Portakalı yazıyordu kapağında. Adına bayılmıştım. Kapağınıda çok sevmiştim. Can yayınevleri basıyordu o yıllarda Şeker Portakalı’nı ve ben 32 yaşıma geldim hala Can yayınevi basmaya devam ediyor kitabı fakat kapağını oldukça değiştirerek. benim ilk elime aldığım Şeker Portakalı aşağıdaki kapağa sahipti. Yazarın adını tam telafuz edemiyordum “Vazkencelos” gibi birşey söylüyordum.

seker-portakali-jose-mauro-de-vasconcelos-2

Can Yayınevi bana kızmasın ama yeni kapak çok kötü daha doğrusu kötü değilde çok yeni yani nasıl anlatsam duyguyu bir türlü vermiyor. Can Yayınevinin yaptığı kapakları çok seviyorum normalde ama bu olmamış. Serinin diğer kitaplarında belki diyeceğim ama Şeker Portakalı’na olmamış. Gerçi serinin hiçbirinde olmasa daha güzel olurdu. Yanyana geldiklerinde kitaplıkta çok farklı durmazlardı.

Kitabı o zamanlarda okuduğumda kendimden çok şey bulmuştum. Birkaç kez okuduğumu hatırlarım hatta. Her okuduğumda kendimden yeni bir iz bulur ve sonunda hep gözlerimde sıcaklık hissederdim. Aradan geçen onca yıla rağmen bu hissi bana yine verdi Şeker Portakalı. Kitabı baştan sona okumam 3-4 saatimi aldı sanırım tam emin değilim saat tutmadım ama bittiğinde o zamanlara gittim ve yine gözlerim ısınmaya ve yanmaya başladı. Bu nasıl oluyordu? Bu kadar yıl geçmişti ve ben büyümüştüm artık. Kocaman adam olmuştum hatta artık orta yaşlı sınıfına doğru gidiyordum. Değişen hiçbir şey yoktu. Vasconcelos 1968’de Şeker Portakalı’nı yazdığında ne gibi duygular verdiyse insanlara 2015’de de bu değişmedi. Sırf bu yüzden bile benim okuduğum en iyi kitaplar listemde en üst sıraya yerleşmeyi hak ediyor.

Beni o günlere döndürdüğün için teşekkürler Jose Mauro de Vasconcelos, ruhun şad olsun…

Kitap ile ilgili detaylı bilgi vermeyeceğim. Okumadıysanız hemen gidip alın ve okumaya başlayın. Hemde hemen! Eğer okuduysanız zaten neden böyle dediğimi biliyorsunuzdur. Özet geçecek olursam, Şeker Portakalı, fakir bir ailenin çocuğu olan Zezé’nin başından geçenleri anlatıyor. Hayatla çok erken tanışan bir çocuğun, edindiği arkadaşları ve kocaman kalbinden geçenleri okuyorsunuz. Bunun haricinde bir bilgi veremem kitaba büyük ayıp olur. Şimdi kahvenizi alın ve okumaya başlayın…

Yazar Hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.

Kitap adı: Şeker Portakalı
Orijinal adı: My Sweet Orange Tree
Yazar: Jose Mauro de Vasconcelos
Çeviri: Aydın Emeç
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa: 200
Baskı: 2014
Tür: Roman

seker-portakali-jose-mauro-de-vasconcelos-3

Not: Kitap İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından sakıncalı bulunmuş ve çocuklara okutulması gereken 100 eserden çıkartılması önerilmiş. Bu konuda burada birşey yazmak istemiyorum çünkü neler geliyor aklıma neler… Çok merak ediyorum sakınca neresinde bulunmuş? Ya da bunu bulan kim? Oturduğu yerde ahkam kesmeye bayılan çok bilmişlerimiz her zamanki gibi sinirlerimizi bozmak için büyük çaba sarfediyorlar. Sakın bu saçmalıklara kulak asmayın hemde sakın aman diyim.

Kitap Etiketleri:
Metin Yılmaz
metin@metinyilmaz.com.tr

İzmir doğumlu. Web geliştirme uzmanı olarak çalışır. Seyahat etmeyi sever. Okumayı sever. İstanbul'da yaşar, Ege'yi özler.

1Comment
  • Bu Ay Okuduklarım - Ocak 2015
    Posted at 18:35h, 31 Ocak Yanıtla

    […] Küçüktüm, evde abimlerin ve ablamın peşinden koşardım. Kitap okurlardı, kitaplar hakkında konuşulurdu, birbirlerine kitap hediye edelerdi. En büyük abim Ankara’da üniversitede okuyordu. Abim her geldiğinde onlara kitaplar getirir yada önerirdi. Fakat bana kitap getirmezdi sürekli “Sen daha küçüksün” derdi… Yazının devamı için… […]

Yorum yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

error: Yazılar izinsiz kopyalanmamalı!
Send this to a friend