01 Eki Ölü Ozanlar Derneği – Nancy H. Kleinbaum
Hani klasik bir hikaye vardır; bir grup lise öğrencisinin hayatı, okula yeni gelen, tuhaf ama etkileyici öğretme yöntemleri olan bir öğretmen tarafından değişikliğe uğrar, o öğrenciler yeni bir bakış açısı kazanır…
Ölü Ozanlar Derneği de başlarda bu tarz bir hikayeyi andırıyor fakat farklı ve asıl vurucu yanı şu ki, yalnızca hayatları değişen öğrencileri değil, değişikliğin beraberinde getirdiği bedelleri de çarpıcı bir şekilde anlatıyor kitap.
Adını çok uzun zamandır duyduğum halde ancak okuyabildiğim bir kitap oldu Ölü Ozanlar Derneği. Felsefi bir kitap olduğunu zannediyor, sıkılabileceğimi düşünüyordum. Ama kesinlikle öyle olmadı, bir çırpıda okuyup bitirdim ve bittiğinde ciddi anlamda üzüldüm diyebilirim.
Karakterleriyle, diyaloglarıyla oldukça etkileyici ve unutulmaz bir hikaye oldu benim için. En kısa zamanda da Robin Williams’ın baş rolünde olduğu filmini izlemek niyetindeyim.
Kitabın konusu şu şekilde;
“Geleneklere olan bağlılığı ve katı disiplin kurallarıyla ünlü Welton Akademisi’nin öğrencilerinin okul ve yatakhane arasında geçen tekdüze hayatları yeni İngilizce öğretmenleri John Keating’in okullarına gelmesiyle bir anda değişir. İyi birer üniversiteye girmeleri için onları çok yoğun bir tempoda çalışmaya zorlayan öğretmenleri ve ebeveynlerinin aksine, bu ele avuca sığmaz adamın onlardan tek bir isteği vardır: anı yaşamaları ve hayatlarını olağanüstü kılmaları. Byron, Shelly, Keats ve Shakespeare ile edebiyatın büyülü dünyasına dalan gençler Keating’in öğrencilik yıllarında üye olduğu gizli bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği’ni de yeniden canlandırırlar. Ne var ki daha yeni kavuştukları özgürlüklerinin trajik sonuçları olabileceğini çok geçmeden farkına varacaklardır. Acaba Ölü Ozanlar Derneği’nin bu yeni nesil üyeleri hayallerini yıkmaya kararlı otoritelerin baskısından kurtulmayı başarabilecekler midir?”
Kısacası dünyanın her yerinde karşımıza çıkabilecek evrensel bir konuyu işliyor kitap; kim olmalıyız?
Başkalarının bizden istediği, beklediği kişi mi olmaya gayret etmeli, yoksa alacağımız tepkilere rağmen kendimizi mi dinlemeliyiz? Toplumsal baskı, özgürlüğü ne derece kısıtlayabilir?
Kitap bu gibi sorulara yanıtlar verirken, bazen de cevapları okuyucuya bırakıyor ve içten üslubuyla bir efsaneye dönüşüyor.
Aşağıda kitaptan hoşuma giden alıntıları bulabilirsiniz. Herkese keyifli okumalar dilerim…
“Gerçek, altında ayağımızın buz kestiği bir yorgana benzer. Bu yorganı ne kadar çekiştirsek, ne kadar düzeltsek, yine de bizi tamamen örtmez. Onu tekmelesen de, yerden yere vursan da hiçbir zaman yeteri kadar…Ağlayarak dünyaya geldiğimiz andan, ölüm bizi bu dünyadan çekim alana kadar, ne kadar ağlayıp sızlasak da ayaklarımız hep açıkta kalır!”
“Yaşamın iliğini özümsemek, gırtlağına kemik tıkamak anlamına gelmez Charles. Bazı durumlarda cesaret göstermek gerekir, bazı durumlarda ise dikkat. Aklı başında biri hangisini ne zaman göstermesi gerektiğini bilir.”
“Ormana gittim, çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak için. Ve ecel geldiğinde fark etmemek için hiç yaşamamış olduğumu.”
Kitap adı: Ölü Ozanlar Derneği
Orijinal adı: Dead Poets Society
Yazar: Nancy H. Kleinbaum
Çeviri: Nurten Hatırnaz
Yayınevi: Bilge Kültür Sanat Yayınları
Sayfa: 136
Baskı: 2012
Tür: Roman
#Ölü Ozanlar Derneği – Nancy H. Kleinbaum #Ölü Ozanlar Derneği #Nancy H. Kleinbaum
- Like
- Digg
- Del
- Tumblr
- VKontakte
- Buffer
- Love This
- Odnoklassniki
- Meneame
- Blogger
- Amazon
- Yahoo Mail
- Gmail
- AOL
- Newsvine
- HackerNews
- Evernote
- MySpace
- Mail.ru
- Viadeo
- Line
- Comments
- Yummly
- SMS
- Viber
- Telegram
- Subscribe
- Skype
- Facebook Messenger
- Kakao
- LiveJournal
- Yammer
- Edgar
- Fintel
- Mix
- Instapaper
- Copy Link
Yorum yok